02.06.2025
CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka, MHRS’den jinekoloji bölümüne randevu almak istendiğinde kadının medeni haline bakılmasına tepki göstererek, “Bu uygulama hem insan haklarına hem de tıp etiğine aykırı, derin bir ayrımcılığın göstergesidir. Sağlık hizmetine erişimi medeni duruma göre sınırlayan bu uygulama, kadınların mahremiyetine, özerkliğine ve temel haklarına açık bir müdahaledir” dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka, Merkezi Hasta Randevu Sistemi üzerinden (MHRS) Jinekoloji (kadın hastalıkları ve doğum) bölümüne randevu almak isteyenlerin, randevu sekmesine tıkladıklarında “25 yaş altı evli, 25 yaş üstü tüm kadınlara (gebelik harici) bakılmaktadır” ifadesiyle karşı karşıya kaldığı haberlerine ilişkin yazılı basın açıklaması yayımladı. Nazlıaka, şunları kaydetti:
“Bu uygulama hem insan haklarına hem de tıp etiğine aykırı, derin bir ayrımcılığın göstergesidir. Sağlık hizmetine erişimi medeni duruma göre sınırlayan bu uygulama, kadınların mahremiyetine, özerkliğine ve temel haklarına açık bir müdahaledir.
“Herkesin sağlık hizmetlerinden eşit ve ayrım gözetmeksizin yararlanma hakkı, Anayasa’da güvence altındadır”
Sağlık Bakanlığı'nın kamuoyuna yaptığı açıklama, uygulamanın ‘açıklayıcı bilgi’ olduğunu öne sürse de gerçekte bu ifade kadınların medeni hali üzerinden sağlık hizmeti almasını engellemektedir. Herkesin sağlık hizmetlerinden eşit ve ayrım gözetmeksizin yararlanma hakkı, Anayasa’nın 56. maddesi ile güvence altındadır. Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler, başta Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi (CEDAW) ve İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi olmak üzere kadınların sağlık hakkına erişimini temel bir hak olarak tanımlar.
"Bu durum toplumdaki mevcut toplumsal cinsiyet eşitsizliğini daha da derinleştirmektedir"
Evlilik şartı gibi keyfi ve bilimsel dayanağı olmayan düzenlemeler, hem yasal güvence altındaki sağlık hakkını gasp etmekte hem de kadınları damgalayıcı ve dışlayıcı bir yaklaşıma maruz bırakmaktadır. Hekimle hasta arasında kurulması gereken güven ilişkisi daha randevu aşamasında zedelenmekte; özellikle genç kadınlar bu ifadeler nedeniyle sağlık hizmeti almaktan çekinmektedir. Bu durum toplumdaki mevcut toplumsal cinsiyet eşitsizliğini daha da derinleştirmekte, kadınların bedenleri üzerinde söz hakkı sahibi olma mücadelesine yeni bir darbe vurmaktadır.
"Sağlık Bakanı bu skandal uygulamanın siyasi ve etik sorumluluğunu almalı, derhal istifa etmelidir"
Anayasa’ya, uluslararası insan hakları belgelerine ve tıbbi etik ilkelere tamamen aykırı olan bu uygulamanın derhal sonlandırılması gerekmektedir. Kadınları medeni haline göre sınıflandıran, ayrımcılığı kurumsallaştıran bu anlayış, hiçbir demokratik devlet anlayışında kabul edilemez. Sağlık Bakanı bu skandal uygulamanın siyasi ve etik sorumluluğunu almalı, derhal istifa etmelidir. Kadınların sağlık hakkı, pazarlık konusu yapılamaz; iktidarın görevi, bu hakkı güvence altına almak ve eşit şekilde sunmaktır.
Bizler, bu ayrımcı uygulamanın takipçisi olmaya, kadınların haklarını savunmaya devam edeceğiz. Çünkü sağlık, herkesin hakkıdır; istisnasız, ayrım yapmadan!”